Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan,”Enerjide tam bağımsız ve merkez bir ülke olma ülküsü ile girdiğimiz Türkiye Yüzyılında, geçmişteki başarılarımızdan örnek alarak oluşturacağımız kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlarımız ile reform niteliğinde birçok icraat ve projeyi hayata geçireceğiz” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, “Arama ve sondaj filosunu genişleten ülkemiz özellikle derin denizlerdeki faaliyetlerine hız kesmeden devam etmektedir. Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemileri ile Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileri derin deniz sondaj çalışmalarında önemli rol oynamaktadır. Enerji arz güvenliğimizin sağlanmasında ve cari açığımızın azaltılmasında son derece önemli olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmekteyiz” diyerek Metropol Gazetesi’nin sorularını yanıtladı:
Son 20 yılda Ülkemizin enerji alanında gelişim sürecinden söz eder misiniz?
Bilindiği üzere son 20 yılda ülkemizin enerji sektörü, kamunun yaptığı düzenlemeler ve özel sektörün yaptığı yatırımlar ile katılımcı, dinamik ve rekabetçi bir yapıya kavuşmuştur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak enerji politikalarımızı Milli Enerji ve Maden Stratejisi kapsamında oluşturduk ve çalışmalarımızı politik sürdürülebilirlik, finansal sürdürülebilirlik ve katılımcılık ilkeleri doğrultusunda inşa ettik. Enerji arzına yönelik yapılan yatırımlar ve verilen teşvikler sonucunda 2002 yılında 31,8 GW olan elektrik kurulu gücümüzü, 104,1 GW’a çıkartarak Türkiye Yüzyılına güçlü bir giriş yaptık. Ülkemiz toplam kurulu gücüyle Avrupa’da 6’ncı Dünyada 14’üncü sırada yer alırken, toplam kurulu gücümüzün yüzde 65’inin yerli ve yenilebilir kaynaklı olduğunu da ayrıca ifade etmek isterim. Kurulu güçteki başarılı bu tablonun bir benzeri de elektrik üretimi için söz konusudur. Son 20 yılda üretim, iletim ve dağıtım ile depolama alanında yaptığımız yatırımlar ve aldığımız önlemler sayesinde ülkemizin sürekli artan enerji ihtiyacını kesintisiz, güvenli ve en az maliyet ile karşıladık. Enerjide tam bağımsız ve merkez bir ülke olma ülküsü ile girdiğimiz Türkiye Yüzyılında, geçmişteki başarılarımızdan örnek alarak oluşturacağımız kısa, orta ve uzun vadeli plan ve programlarımız ile reform niteliğinde birçok icraat ve projeyi hayata geçireceğiz.
Balıkesir’in Bandırma ilçesinde faaliyete geçirilen bor karbür yatırımı hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemiz dünya bor rezervinin yüzde 73’üne sahip olup yüzde 63’lük pazar payı ile dünyada lider konumdadır. Başta savunma sanayi olmak üzere; otomotiv, metalurji, nükleer gibi nitelikli sektörler, bordan üretilen bir ileri teknoloji ürünü olan bor karbürün en yoğun kullanıldığı alanlardır. Bor karbür kullanılarak üretilen zırh, roket nozulu gibi malzemelerde bor madeninin değeri 35.000 kata kadar artabilmektedir. Bandırma’da yıllık 1.000 ton üretim yapacak Türkiye’nin ilk bor karbür tesisinin yatırım tutarı 80 milyon dolardır. Söz konusu tesis ile ülkemiz bor karbürü üretecek beşinci ülke olarak dünyanın sayılı ülkeleri arasına girecektir.
Mavi Vatan’da doğal gaz araması yapan gemilerimizin faaliyetleri ve Karadeniz’de bulunan doğal gazın kullanımı ne zaman, ekonomiye katkısı ne olacak?
Arama ve sondaj filosunu genişleten ülkemiz özellikle derin denizlerdeki faaliyetlerine hız kesmeden devam etmektedir. Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemileri ile Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileri derin deniz sondaj çalışmalarında önemli rol oynamaktadır. Nitekim Karadeniz’de Fatih sondaj gemisiyle gerçekleştirilen keşif bunun en somut örneğidir. Karadeniz’de toplamda 710 milyar metreküplük doğal gaz keşfi gerçekleştirdik. Sakarya Gaz Sahası, keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz saha geliştirme projesi olarak tarihe geçecektir. Doğal gaz üretiminde Nisan ayı içinde ilk fazı devreye almayı planlıyoruz. İlk etapta günlük yaklaşık 10 milyon metreküp olan üretim miktarımızı orta vadede günlük 40 milyon metreküpe çıkarmayı hedefliyoruz. Bu da mevcut yıllık doğal gaz tüketimimizin yaklaşık dörtte birine karşılık gelmektedir.
Nükleer güç santralinin önemi nedir? Ülkemizin nükleer güç santrali yatırımları hakkında bilgi alabilir miyiz?
7 gün 24 saat elektrik üretebilen nükleer güç santralleri (NGS), mevsimsel elektrik üretim dalgalanmalarını minimize edebildiklerinden arz güvenliği açısından oldukça güvenlidir. İşletme sırasında karbon salımı olmadığından çevreci enerji kaynakları arasında yer alırlar. Bu nedenle, sıfır emisyonlu NGS’ler iklim değişikliği ile olan mücadelemizde önemli bir yer tutacaktır. Santraller; uçak çarpması, deprem ve tsunami gibi afetler hesaba katılarak tasarlanmaktadır. Ülkemizde halihazırda 4.800 MW toplam kurulu güce sahip 4 adet nükleer reaktörden oluşacak Akkuyu NGS projemizde dört reaktörün de inşaatı aynı anda devam etmektedir. Bu projemiz dışında iki adet NGS ile küçük modüler reaktörlerin (SMR) ülkemize kazandırılmasına yönelik çalışmalılarımızı sürdürüyoruz.
Ülkemizin yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili faaliyetleri neler?
Enerji arz güvenliğimizin sağlanmasında ve cari açığımızın azaltılmasında son derece önemli olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmekteyiz. Halihazırda elektrik kurulu gücümüzün yüzde 54,5’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturmaktadır. Ülkemizin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücüyle Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’inci sırada yer alması, yenilenebilir enerji alanındaki ortaya koyduğumuz başarının çok net bir göstergesidir. Ülkemizin yenilenebilir enerji kaynaklı üretim miktarı, son 20 yılda 4 katına çıkarak 2022 yılında 137.639 GWh’e ulaşmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji portföyümüzde daha fazla yer alması ve yenilenebilir enerji teknolojilerinde yerlileştirmenin artırılması amacıyla Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli ile YEKDEM mekanizması hayata geçirilmiştir. YEKDEM sistemiyle devlet; yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik kapsamında alım garantisi sunmakta ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji yatırımcılarını desteklemektedir. YEKA modeli ile yenilenebilir enerji kaynak alanlarının etkin ve verimli kullanılması, bu alanların yatırımcılara tahsisiyle yatırım sürecinin hızlandırılması sağlanmıştır. Bu projelerden 1.000 MW kurulu güce sahip Konya-Karapınar’da yer alan GES-1 projesi işletmeye alınmıştır. Ankara’da kurulan Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk ve tek Entegre Güneş Paneli Üretim Fabrikası devreye alınmıştır. Ülkemizin yenilenebilir enerji teknolojilerinde merkez ülke olabilmesi için yerli aksam kullanımını ve yurt içi üretimi teşvik ediyoruz. Önümüzdeki süreçte ülkemizin enerji bağımsızlığının sağlanmasında son derece önemli olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.