Gaziantep Ticaret Odasının (GTO) temmuz ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında, Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Meclis toplantısının açılışında yaptığı konuşmada Covid-19 pandemisinin son yıllarda tüm dünyayı oldukça zor durumda bıraktığını belirten Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur, “Maalesef salgından kurtulduk, rahatladık derken vaka sayılarının tekrar artışa geçmesi bizleri endişelendirdi. Diliyoruz ki hatırlamak istemediğimiz o günlere geri dönmeyelim. Fakat her ne olursa olsun tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. Uzun süredir maske ve mesafe konularını toplumumuzun büyük bir kısmı rafa kaldırdı. Birçoğumuz pandemiyi unuttu. Ama unutmamamız gerekiyor. Çünkü çok acı tecrübeler yaşadık. Bu acı tecrübeleri bir daha yaşamamak, giderek artan vaka sayılarına dur demek için maske ve mesafe konularına hassasiyetle yaklaşmalı, aşılarımızı da asla ihmal etmemeliyiz.” dedi.
Yıldırım: Tarımda kendine yeten ülkeler geleceğin güçlü aktörleri olacaktır
Meclis toplantısında Gaziantep Ticaret Odasının temmuz ayında yürüttüğü faaliyetler hakkında meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım; yaptığı konuşmada tahıl koridoru, tarım ve gıda krizine dikkat çekti. Pandemide bozulan tedarik zincirinin ve ardından Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin dünya gıda sisteminde çok önemli sorunlara yol açtığını ifade eden Yıldırım, “Ukrayna, depolarındaki 20 milyon tonu aşkın tahılı ihraç edemiyor. Batılı ülkelerinin Rusya’ya yönelik ambargosu ise Rusya’dan da tarım ürünleri ihracatını zorlaştırdı. 22 Temmuz’da İstanbul’da, tahıl koridoru için atılan imzayı ülkemizin diplomatik bir başarısı olarak değerlendiriyorum.” dedi. Koridorun işlemesinin ve Ukrayna’daki tahılın sevkiyatının dünya gıda krizine karşın olumlu bir adım olacağını söyleyen Yıldırım, “Ama eğer doğru okursak tahıl koridoru hem Türkiye için hem dünya için önemli dersler içeriyor. Pandemi sürecinde fark ettiğimiz tarımda kendine yeterliliğin önemi bu savaş ile bir kez daha anlaşıldı. Umarım dersimizi iyi alır, tarımın önemi ve bu konuda Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli doğru değerlendirmeyi başarırız. Tarımı, çiftçiyi destekleyici politikalara öncelik vermeliyiz. Bir karış toprağın bile boş kalması, ekilememesi hepimizin sorunudur. Çiftçimiz ekmeli, ektiğinden de geçimini kolayca sağlayabilmelidir. Bilinmelidir ki tarımda kendine yeten ülkeler geleceğin güçlü aktörleri olacaktır. Tarımda kendimize yeter hale gelebilmek hepimizin sorumluluğudur.” diye ekledi.
Yıldırım: Finansmana erişim giderek zorlaşıyor
Geçtiğimiz pazartesi günü Finansal İstikrar Komitesinin yaptığı toplantıdan sonra; Makro ihtiyati politika tedbirlerinin özellikle kredi piyasasına olan etkilerinin analiz edildiğini belirten Yıldırım, “İş dünyası olarak durumu analiz ettiğimizde; alınan tedbirlerin kredi piyasasına etkilerinin finansmana erişimimizi zorladığını net bir şekilde söyleyebiliriz.” diyerek şöyle devam etti: “Bildiğiniz üzere BDDK, döviz varlığı olan şirketlerin TL kredi kullanımına sınırlama getiren kararlar almıştı. 7 Temmuzda bu kısıtlayıcı kararlarda bazı esnemeler yapıldı. Atılan bu olumlu adımlara, yapılan çalışmalara rağmen ne yazık ki finansman maliyetlerinin pahalılığı finansmana erişimimizi zorluyor… TCMB faizleri düşürmesine rağmen ticari kredi faizleri son 4 yılın zirvesine tırmandı. Ticari kredi faizleri şu an yüzde 30’un üzerinde. Tüketici kredi faizleri de Kasım 2018’den bu yana en yüksek seviyede. Merkez Bankası verileri ticari kredi büyüme hızının hız kestiğini gösteriyor. Haziran başında %49,3 olan toplam kredi büyümesi % 39,3’e indi. Kısaca finansmana erişim giderek zorlaşıyor. Finansmana ulaşımı kısıtlayıcı tedbirler yumuşatılsa da yeterli değil. Kısa vadeli, günü kurtaracak uygulamalar maalesef ülke ekonomimizin potansiyelini kullanmamızı kısıtlıyor. Zira öngörümüz kalmıyor. İhtiyacımız olan yapısal ve kalıcı tedbirler… “
Yıldırım: Euro-Dolar paritesi ihracatçıları zor durumda bırakıyor
Mecliste yaptığı konuşmada Euro-Dolar paritesine de değinen Yıldırım, “Euro-Dolar paritesinin 2002’den bu yana en düşük seviyeye gelmesi de olumsuzluk yaratıyor. Dolar ve Euro’nun eşitlenmesi, gelirinin önemli bir kısmı Euro, maliyeti ise dolardan oluşan ihracatçıları zor durumda bırakmaya başladı. Türkiye’nin ihracat gelirlerini ağırlıklı olarak Euro oluşturuyor. Ama ithalat ve dış borç ödemelerimizin ağırlığı dolar. Yani ekonomik faaliyetlerimize bir olumsuz yansıma da pariteden geliyor.” ifadesini kullandı.